Bilgi İçeriği
İbni Abbas (Radiyallahu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur: عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُمَا عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ قَالَ فِي رَجَبَ وَشَعْبَانَ وَرَمَضَانَ فِيمَا بَيْنَ الظَّهْرِ وَالْعَصْرِ : أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ الْعَظِيمَ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْحَيَّ الْقَيُّومَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ تَوْبَةَ عَبْدٍ ظَالِمٍ لِنَفْسِهِ لَا يَمْلِكُ لِنَفْسِهِ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا ، أَوْحَى اللَّهُ تَعَالَى إِلَى الْمَلَكَيْنِ أَحْرِقُوا كِتَابَ سَيِّئَاتِهِ مِنْ دِيوَانِ صَحِيفَتِهِ.»RECEB-İ ŞERİF RİSÂLESİ "Her kim receb, şa'bân ve ramazanda, öğlen ikindi arası: أَسْتَغْفِرُ اللهَ الْعَظِيمَ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْحَيَّ الْقَيُّومَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ تَوْبَةَ عَبْدٍ ظَالِمٍ لِنَفْسِهِ لَا يَمْلِكُ لِنَفْسِهِ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا. 'Kendisinden başka hiçbir ilah bulunma- yan, Hayy ve Kayyûm olan O büyük Allâh-u Teâlâ'dan, mağfiret taleb ederim. Kendisi hakkında ne bir zarara ne bir faydaya, ne ölüme, ne de yaşamaya ve ne de dirilmeye mâlik olmayan, (günahlar işleyerek) kendisine zulmetmiş bir kulun tevbesiyle, O'na tevbe ederim' derse, Allâh-u Teâlâ (o kişinin sevab ve günahlarını yazmakla görevli) iki meleğe: 'Bu kulun amel defterindeki günahlarıyla alâkalı yazıları yakın!' diye vahyeder." (Safûrî, Nüzhetü'l mecâlis, 1/140) Ali el-Kārî, (Rahimehullah) "Terğîbü'l mü- tâlib fi eşrafi'l-metâlib" sahibinin, Hafız Kemâ- lüddîn ed-Demîrî (Rahimehullah)ın el yazısıyla, bu hadisi İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ) dan nak- lettiğini, ancak bu rivayette istiğfarın yedi kere yapılması zikredilip, öğlen ikindi arasında ya- pılma şartı mevcut olmadığını naklettikten sonra şöyle demiştir: "Bu istiğfarın sabit ve vârid olduğuna delil olarak, Hafız Demîrî (Rahimehullâh)ın kendi el ya- zısıyla nakline itina göstermesi ve peşinden bir yorum yapmamış olması bizce yeterlidir. Zira bu rivayet, uydurma bir şey olsaydı, bu ilimde imam olan böyle bir zat bunu mutlaka açıklardı. Demek ki bu hadise, mevzû (uydurma) de- nilemez. Olsa olsa, zayıf denilebilir ki, faziletli ameller babında zayıf hadisle amel edilmesi, it- tifakla caizdir." (Ali el-Karî, Risale fi fedail-i receb el- mürecceb, Resâilü Ali el-Kārî, varak:57)