Bilgi İçeriği
Geçmiş ve Gelecek Günahların Bağışlanması İçin Zülhicce'nin İlk On Gününde Okunacak Zikirler 4) Tâberânî (Rahimehullah)ın "el-Mu'cemü'l-kebîr" adlı eserinin mefkûd (kayıp) cüzleri- nin birinde şu hadîs-i şerîfi tahrîc ettiği rivâyet olunmaktadır. Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim Zülhicce'nin son on gününde, her gün 10 kere: «لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ الدُّهُورِ ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ أَمْوَاجِ الْبُحُورِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ النَّبَاتِ وَالشَّجَرِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ الْقَطْرِ وَالْمَطَرِ ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ لَمْحِ الْعُيُونِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ مِنْ يَوْمِنَا هَذَا إِلَى يَوْمِ يُنْفَخُ فِي الصور.» '(Geçmiş) zamanlar adedince Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Denizlerin dalgaları sayı- sınca Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Bitkiler ve ağaçlar adedince Lâ ilâhe illâllâh (diyo- rum). Yağmurlar ve damlalar sayısınca Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Gözlerin kırpılması sayısınca Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Lâ ilâhe illâllâh onların (dünyaları için) topladıklarından daha hayırlıdır. Bugünümüzden Sûr'a üfürülecek güne kadar Lâ ilâhe illâllâh (diyorum).' derse, kendisinin geçmiş ve gelecek günahla- rı bağışlanır." (et-Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr; 'Abdülhamid Kuds, Kenzü'n-necâh ve's-sürür fi'l-ed'iyeti'l-me'sû- rati'l-letî teşrahu's-sudûr, sh:282)Bu zikirleri nakleden Abdülhamid Kuds (Rahimehullāh), fazîletli zatların kitaplarında, Zülhicce'nin ilk on günüyle alakalı geride arzettiğimiz zikirlere ilâveten yine 10'ar kere okunacak diğer bazı ezkârı gördüğünü nakletmiştir ki, bunlardan beş tânesi gerideki ha- dîs-i şerîfte mevcut olduğundan onlarla birlikte geri kalan zikirleri de yapmakta çok bü- yük faydalar vardır. Zîrâ rivâyetlerin hangisinin daha sahîh olduğu tespit edilemeyeceğinden, gelecek gü- nahların dahî bağışlanması gibi eşsiz bir müjdeye nail olmak için ihtiyâten zikirlerin birlikte yapılması münasip olur ki bunların mânâları şöyledir: "Geceler ve anlar adedince Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Günler ve aylar sayısınca Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). (Bütün mükelleflere verilmiş ve verilecek) tüm ecirlerin kat katı adedince Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Ağaçların yaprakları sayısınca Lâ ila- he illâllâh (diyorum). Kıllar ve tüyler adedince Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Kumlar ve taşlar sayısınca Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Çiçekler ve meyveler adedince Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Beşerin nefesleri sayısınca Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Olmuş ve olacak her şey adedince Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Lâ ilâhe illâllâh on- ların ortak koşmakta oldukları şeylerden dâima pek yüce olmuştur. (Karanlığıyla) yöneldiği zaman gece vaktinde Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). İyice nefes alıp ışığı yayıldığı zaman sabah vaktinde Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Sahrâlarda esen rüzgârlar ve mevcut olan kayalar adedince Lâ ilâhe illâllâh (diyo- rum). Cümle mahlūkātın sayısınca Lâ ilâhe illâllâh (diyorum)." ('Abdülhamid Kuds, Ken- zü'n-necah ve's-sürür fi'l-ed'iyeti'l-me'sûrati'l-leti teşrahu's-sudür, sh:280-281) Zülhicce'nin İlk Onunun Tevhid Zikirlerinin Tamâmı «لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ الدُّهُورِ ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ أَمْوَاجِ الْبُحُورِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ النَّبَاتِ وَالشَّجَرِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ الْقَطْرِ وَالْمَطَرِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ لَمْحِ الْعُيُونِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ مِنْ يَوْمِنَا هَذَا إِلَى يَوْمِ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ اللَّيَالِي وَالدُّهُورِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ الْأَيَّامِ وَالشُّهُورِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ أَضْعَافِ الْأُجُورِ ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ أَوْرَاقِ الشَّجَرِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ الشَّعْرِ وَالْوَبَرِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ الرَّمْلِ وَالْحَجَرِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ الزَّهْرِ وَالثَّمَرِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ أَنْفَاسِ الْبَشَرِ ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ مَا كَانَ وَمَا يَكُونُ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ تَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ فِي اللَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ فِي الصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ الرِّيَاحِ فِي الْبَرَارِي وَالصُّخُورِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَدَدَ خَلْقِهِ أَجْمَعِينَ.»Burada Zikredilen "Gelecek Günahların Bağışlanması"nın Mânâsı Geçmiş günahların bağışlanması anlaşılabilmektedir. Ancak henüz işlenmemiş olan ge- lecek günahların bağışlanması müjdesi îzâha muhtaçtır. Bâzıları henüz vukû bulmamış günahların nasıl bağışlanacağı konusuna akıl erdirememiş iseler de, ulemâ buna birkaç şekilde cevap vermişlerdir: a) Allâh-u Teâlâ'nın bu vaadi "Kulumdan ileride bir günah sâdır olacak olursa, o peşî- nen bağışlanmıştır." şeklinde değerlendirilmesi hâlinde, burada bir muhal söz konusu olmaz. b) Bu müjde "Bu kişilerin gelecekte günahlardan korunacağı, dolayısıyla o günden sonra kendilerinden hiçbir büyük günah sudûr etmeyeceği" anlamına da gelebilir. c) "Bu ibâdet sâyesinde Allâh-u Teʻâlâ'nın kendilerine vereceği sevaplar, bu kişilerin ileride işleyecekleri günahlara kefâret olabilecek kadar fazla olacaktır." şeklinde de tevil edilebilir. (el-Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, no:8775-8776, 8901, 11/5864-5866, 5938; 'Alî el-Kārî, Mirkātü'l-mefâtih Şerhu Mişkâti'l-mesâbîh, no:1296, 3/370; İbnü Hacer el-Heytemî, İthâfü ehli'l-İslâm, sh:41; İsmâ'îl Hakkî el-Bursevî, el-Mecâlis, sh:91-92)