Balık kanının necâset olduğuna dair İmâm-ı Ebû Yûsuf Rahimehullâh’dan gelen rivâyetten dolayı balığı yerken üzerinde var olan kanın yenme noktasında zarar vermeyeceği ama elbiseye veyâ bedene temâsından kaçış mümkün olduğu için bundan sakınmanın gerekli olduğu ifâde edilmiş ve Necâset-i Galîza olursa da temâs etmiş olduğu kısım uzun veyâ da elbisenin dörtte birine ulaşırsa bu miktarın namâza engel olacağı ifade edilmiştir.
El-Mebsût sâhibi İmâm es-Serahsî, İmâm-ı Ebû Yusuf Rahimehumallâh’dan rivâyetle “eğer kan büyük bir balığın kanı ise ve çok akıcıysa bu necistir, bundan sakınılması gerekecektir” diyor. Ancak İmâm es-Serahsî bu görüş naklettikten sonra ifadesinde “bu görüş Zâhiru’r-rivâye’ye aykırı olduğundan dolayı îtimâd edilecek, kabûl edilecek bir rivâyet değildir” diyor. Kardeşimizin dediği gibi çok aşırı şekilde üzerinde kan olduysa bu gibi ihtilaftan kaçınma adına eğer bir meşakkat söz konusu değilse o hâliyle namaz kılmamasını tavsiye ederiz. “Tavsiye ederiz” ifâdesini kullanıyoruz çünkü mezhepte tercih edilen görüşe göre kılarsa da bir mahzûr lâzım gelmez.
Mezhepte muhtar olan (tercih edilen) görüş balığın kanının temiz olacağıdır. Bir insanın gündelik olarak giymiş olduğu iş elbisesiyle, kirli olan bir elbiseyle namâza durması da her ne kadar namâzın sıhhatine engel olmasa da doğru değildir. Netîcede namâz Allâh-u Teâlâ’nın huzûruna durmaktır ve “ziynetinizi takının” Âyet-i Kerîmesi’nden istinbât ederek her ne kadar burada “setr-i avret” kastedilmiş olsa da genel olarak normal bir iş elbisesi ile velev ki necis olmasa bile bu şekilde namâza durmanın mekrûh olduğu ifade edilmiştir. O yüzden genelde balıkçılıkla uğraşan kardeşlerimiz önlük kullanırlar, “namâz kılarken önlüklerini çıkarsınlar ve o şekilde kılsınlar” deriz.