Nur-u Zati Siğası Salevatı (Salatı)

 

Duanın Okunuşu

Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedinnûrizzâtî vessirrissârî fî sâiril esmâi vessıfât.

Duanın Anlamı

Ya Rabbi! Efendimiz Muhammed’e selâm ve salât et, bereketler yağdır ki O. Senin öz Zât’ının (hiçbir madde vasıtası olmaksızın kudretinden yarattığın) Nûrundandır. Bütün İsimlerinin ve Sıfatlarının taallûk ettiği (bağlı olduğu) herşeyin içine işlemiş ve sirâyet etmiş (yayılmış) bir Sırrındır.
Bilgi İçeriği

 Nûr-u Zâtî Sîğası (Salatı) adı verilen bir ibadet, Ebu’l-Hasen eş-Şâzelî (Radıyallahu Anh) tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bu ibadet, yüzbin kere salât okumaya denktir ve bir sıkıntının açılması için okunması gereken adet beşyüzdür.

Nûr-u Zâtî Sîğası (Salatı)

[myalert]اللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلّمْ وَبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدِ النُّورِ الذَّاتِي وَالسِّرِّ السَّارِي فِي سَائِرِ الْأَسْمَاءِ وَالصَّفَاتِ[/myalert][myalert1]Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedinnûrizzâtî vessirrissârî fî sâiril esmâi vessıfât.[/myalert1][myalert2]Ya Rabbi! Efendimiz Muhammed'e selâm ve salât et, bereketler yağdır ki O. Senin öz Zât'ının (hiçbir madde vasıtası olmaksızın kudretinden yarattığın) Nûrundandır. Bütün İsimlerinin ve Sıfatlarının taallûk ettiği (bağlı olduğu) herşeyin içine işlemiş ve sirâyet etmiş (yayılmış) bir Sırrındır.[/myalert2]Ebu'l-Hasen eş-Şâzelî (Radıyallahu Anh) a ait olan bu salât sîğası yüzbin kere salât okumaya denktir. Bir sıkıntının açılması için okunması gereken adet beşyüzdür.Bu salâtta Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkında "Allâh-u Te'âlâ'nın Zât'ının nû- ru" diye tabir edilmesi, Allâh-u Te'âlâ, Rasûlül- lâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem) in nurunu hiçbir mad- de vasıtası olmaksızın kudretinden yarattığı içindir.Nitekim Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in, varlığın anahtarı ve her mevcudun ana maddesi olduğu Câbir (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen şu hadîs-i şerîfte açıklanmıştır.Abdürrezzâk (Rahimehullâh) in, Câbir ibni Abdillâh (Radıyallahu anh) dan senediyle rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte o şöyle demiştir: Bir kere ben: "Yâ Rasûlellâh! Anam babam sana feda olsun! Allâh-u Te'âlâ'nın her şeyden önce yarattığı ilk şeyi bana haber verir misin?" dediğimde o:عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ رَضِيَ اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُ قَالَ: قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللهِ بِأَبِي أَنْتَ وَأُمِّي أَخْبِرْنِي عَنْ أَوَّلِ هَيْ خَلَقَهُ الله قَبْلَ الْأَحْيَاءِ قَالَ: يَا جَابِرًا إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى خَلَقَ قَبْلَ الْأَحْيَاءِ نُورَ نَبيّكَ مِنْ نوره، فَجَعَلَ ذلِكَ النُّورَ يَدُورُ بِالْقُدْرَةِ حَيْثُ شَاءَ اللهُ، وَلَمْ يَكُنْ فِي ذَلِكَ الْوَقْتِ لَوْحُ وَلَا فَلَمْ وَلَا جَنَّةٌ وَلَا نَارُ وَلاَ مَلَكُ وَلاَ سَمَاء وَلاَ أَرْضُ وَلاَ شمْسُ وَلا قَمَرُ وَلا جِنِّى وَلَا إِنسِيُّ، فَلَمَّا أَرَادَ اللهُ أَنْ يَخلُقَ الْخَلْقَ قَسَمَ ذَلِكَ النُّورَ أَرْبَعَةَ أَجْرَاءٍ، فَخَلَقَ مِنَ الْجُزءِ الأَوَّلِ الْقَلَمَ وَمِنَ الثَّانِي اللَّوْحَ وَمِنَ الثَّالِثِ الْعَرْشَ ، ثُمَّ قَسَمَ الْجُزْءَ الرَّابِعَ أَرْبَعَةَ أَجْزَاءٍ فَخَلَقَ مِنَ الْجُزءِ الأَوَّلِ حَمَلَةَ الْعَرْشِ وَمِنَ الثَّانِي الْكُرْسِيَّ وَمِنَ الثَّالِثِ بَافِي الْمَلائِكَةِ ثُمَّ قَسَمَ الْجُرْمَ الرَّابِعَ أَرْبَعَةَ أَجْرَاءٍ فَخَلَقَ مِنَ الأَوَّلِ السَّمَاوَاتِ وَمِنَ الثَّانِي الْأَرَضِينَ وَمِنَ الثَّالِثِ الْجَنَّةَ وَالنَّارَ، ثُمَّ قَسَمَ الرَّابِعَ أَرْبَعَةَ أَجْرَاء فَخَلَقَ مِنَ الْأَوَّلِ نورَ أَبْصَارِ الْمُؤْمِنِينَ وَمِنَ الثَّانِى نور قُلُوبِهِمْ وَهِيَ الْمَعْرِفَةُ بِاللهِ وَمِنَ الثَّالِتِ نور أنسِهِمْ وَهُوَ التَّوْحِيدُ لا إله إلا الله مُحَمَّدٌ رَسُولُ الله ."Ey Câbir! Şüphesiz Allâh-u Te'âlâ varlık- ları yaratmadan önce senin peygamberinin nurunu Kendi (emriyle vasıtasız olarak yarattığı özel) nurundan yaratmıştır. O nur kudretle, Allâh-u Te'âlâ'nın dilediği yerlerde dolaşmaya başlamıştır. O vakit ne Levh, ne Kalem, ne cennet, ne cehen- nem, ne melek, ne gök, ne yer, ne güneş, ne ay, ne cin, ne de insan yoktu!Allâh-u Teâlâ mahlûkatı yaratmak iste- yince, o nuru dört parçaya ayırdı; birinci parçadan Kalem'i, ikincisinden Levh'i, üçüncüsünden Arş'ı yarattı. Sonra dördüncü parçayı da dört parçaya ayırdı; birinci parçadan Arş'ı taşıyan melekleri, ikincisinden Kürsî'yi, üçüncüsünden ise geri kalan melekleri halketti.Sonra dördüncü parçayı da dört cüze ayırdı; birincisinden gökleri, ikincisinden yerleri, üçüncü- sünden de cennet ve cehennemi var etti, sonra dördüncü parçayı dört cüze ayırarak; birincisinden müminlerin gözlerinin nurunu yarattı, ikincisinden kalplerinin nuru olan; Allâh'ı bilmeyi, üçüncü- sünden de ünsiyetlerinin nuru olan tevhidi ki, o da: Lâ ilâhe illallâh Muhammedü'r-Rasûlüllâh' (a inan- maları)dır!"(Kastalânî, el-Mevâhibü'l-ledünniyye: 1/71- 72; Aclant, Kesfü'l-hafa, no:827,1/265)Abdürrezzâk'ın, Ma'mer'den, onun İbni Münkedir'den, onun da Câbir'den (Radıyallahu anhüm) rivâyetine göre o şöyle demiştir:Ben Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e Allâh-u Te'âlâ'nın yaratmış olduğu ilk şeyi sorduğumda:قَالَ عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ ابْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ جَابِرٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمْ قَالَ: سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ أَوَّلِ شَيْءٍ خَلَقَهُ اللهُ تَعَالَى فَقَالَ: هُوَ نَورُ نَبِيِّكَ يَا جَابِرًا خَلَقَهُ اللَّهُ ثُمَّ خَلَقَ فِيهِ كُلَّ خَيْرٍ، وَخَلَقَ بَعْدَهُ كُلَّ شَيْءٍ وَحِينَ خَلَقَهُ أَقَامَهُ قُدَّامَهُ مِنْ مَقَامِ الْقُرْبِ إِثْنَى عَشَرَ أَلْفِ سَنَةٍ ثُمَّ جَعَلَهُ أَرْبَعَةَ أَفْسَامٍ فَخَلَقَ الْعَرْضَ وَالْكُرْسِيُّ مِنْ قِسْمٍ وَحَمَلَةَ الْعَرْشِ وَخَزَنَةَ الْكُرْسِيِّ مِنْ قِسْمِ وَأَقَامَ الْقِسْمَ الرَّابِعَ فِي مَقَامِ الْقُرْبِ إِنَّنِي عَشَرَ أَلْفِ ثُمَّ جَعَلَهُ أَرْبَعَةَ أَفْسَامٍ فَخَلَقَ القَلَمَ مِنْ قِسم وَاللَّوْحَ مِنْ قِسْمٍ وَالْجَنَّةَ مِنْ قِسْمٍ ثُمَّ أَقَامَ الْقِسْمَ الرَّابِعَ فِى مَقَامِ الْعَوْفِ إِثْنَى عَدَرَ أَلْفِ سَنَةٍ ثُمَّ جَعَلَهُ أَرْبَعَةَ أَجْرَاء فَخَلَقَ الْمَلائِكَةَ مِنْ جُزءٍ وَالشَّمْسَ مِنْ جُزءٍ وَالْقَمَرَ وَالْكَوَاكِبَ مِنْ جُزءٍ وَأَقَامَ الجُزْءَ الرَّابِعَ فِي مَقَامِ الرَّجَاءِ إِثْنَى عَشَرَ أَلْفِ سَنَةٍ ثُمَّ جَعَلَهُ أَرْبَعَةَ أَجْرَاءٍ فَخَلَقَ الْعَقْلَ مِنْ جُزءٍ وَالْعِلْمَ وَالْحِكْمَةَ وَالْعِصْمَةَ وَالتَّوْفِيقَ مِنْ جُزءٍ وَأَقَامَ الْجُزء الرَّابِعَ فِي مَقَامِ الْحَيَاءِ إِثْنَى عَشَرَ أَلْفِ سَنَةٍ ثُمَّ نَظَرَ اللهُ عَزَّ وَجَلَّ إِلَيْهِ فَتَرَكَّحَ النُّورُ عَرَنَا فَقَطَرَ مِنْهُ مِائَةُ أَلْفِ وَأَرْبَعَهُ وَعِشْرُونَ أَلْفٍ وَأَرْبَعَةُ أَلْاَفِ قَطْرَةٍ مِنْ نُورٍ فَخَلَقَ اللَّهُ مِنْ كُلِّ فَطْرَةِ رُوحَ نَبِي أَوْ رُوحَ رَسُولٍ ثُمَّ تَنَفَّسَتْ أَرْوَاحُ الْأَنْبِيَاءِ فَخَلَقَ اللهُ مِنْ أَنْفَاسِهِمُ الْاَوْلِيَاءَ وَالشُّهَدَاءَ وَالسُّعَدَاءَ وَالْمُطِيعِينَ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ فَالْعَرْسُ وَالْكُرْسِيُّ مِنْ دُورِى وَالْكَرُوبِيُّونَ مِنْ نوُرِى وَالرُّوحَانِيونَ وَالْمَلَائِكَةُ مِنْ نَوُرِى وَالْجَنَّةُ وَمَا فِيهَا مِنَ النَّعِيمِ مِنْ نوُرِى وَمَلائِكَةُ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ مِن نورى وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالْكَوَاكِبُ مِنْ نَوُرِى وَالْعَقْلُ وَالتَّوْفِيقُ مِنْ نورِى وَأَرْوَاحُ الرُّسُلِ وَالأَنْبِيَاءِ مِنْ نُورِى وَالشُّهَدَاءُ وَالسُّعَدَاءُ وَالصَّالِحُونَ مِنْ نِتَاجِ نورِى ثُمَّ خَلَقَ اللَّهُ اثْنَى عَشَرَ أَلْفِ حِجَابٍ فَأَقَامَ اللهُ نورِى وَهُوَ الْجُرْهُ الرَّابِعُ فِي كُلِّ حِجَابٍ أَلْفَ سَنَةٍ وَهِيَ مَقَامَاتُ الْعُبُودِيَّةِ وَالسَّكِينَةِ وَالصَّبْرِ وَالصِّدْقِ وَالْيَقِينِ فَغَمَسَ اللَّهُ ذَلِكَ النُّورَ فِي كُلِّ حِجَابٍ أَلْفَ سَنَةٍ فَلَمَّا أَخْرَجَ اللهُ النُّورَ مِنَ الْحُجُبِ رَكَّبَهُ اللَّهُ فِي الْأَرْضِ فَكَانَ يُضِينُ مِنْهَا مَا بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ كَالسِّرَاجِ فِي اللَّيْلِ الْمُظْلِمِ ثُمَّ خَلَقَ اللَّهُ أَدَمَ مِنَ الْأَرْضِ فَرَكَّبَ فِيهِ النُّورَ فِي جَبِينِهِ ثُمَّ انْتَقَلَ مِنْهُ إِلَى شِيتَ وَكَانَ يَنْتَقِلُ مِنْ طَاهِرٍ إِلَى طَيِّبِ وَمِنْ طَيِّبِ إِلَى طَاهِرٍ إِلَى أَنْ أَوْصَلَهُ اللهُ صُلْبَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ وَمِنْهُ إِلَى رَحِمٍ أُمِّى أُمِنَةَ بِنْتِ وَهْبٍ ثُمَّ أَخْرَجَنِي إِلَى الدُّنْيَا فَجَعَلَنِي سَيِّدَ الْمُرْسَلِينَ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَرَحْمَةٌ لِلْعَالَمِينَ وَفَائِدَ الْغُرِّ الْمُحَجَلِينَ وَهَكَذَا كَانَ بَدْءُ خَلْقٍ نَبِيِّكَ يَا جَابِرُا"Ey Câbir! O, senin peygamberinin nuru- dur! Allâh önce onu yarattı, sonra bütün hayır- ları onda yarattı, her şeyi ondan sonra yarattı. Onu yarattığı zaman (manevi) yakınlık maka- minda huzurunda onu oniki bin sene tuttu.Sonra onu dört kısma böldü; Arş'ı ve Kürsî'yi birer kısımdan yarattı, Arş'ı taşıyan meleklerle Kürsî'yi bekleyen melekleri bir kı- sımdan yarattı. Dördüncü kısmı (manevi) yakın- lik makamında oniki bin sene tuttu, sonra onu dört kısma ayırdı; bir kısımdan Kalem'i, bir kı- sımdan Levh'i, bir kısımdan da cenneti yarattı.Sonra dördüncü kısmı korku makamında oniki bin sene tuttu, daha sonra onu dört par- çaya ayırdı; Bir parçadan melekleri, bir cüzden güneşi, bir cüzden de ayı ve yıldızları halketti.Böylece dördüncü cüzü ümit makamında oniki bin sene ikame etti. Sonra onu da dört cü- ze ayırdı; bir cüzden aklı, bir cüzden ilim ve hikmeti, bir cüzden de ismet ve tevfîkı (günah- lardan korunma ve hayırlara muvaffak kılınmayı) yarattı.Dördüncü cüzü hayâ makamında oniki bin sene tuttuktan sonra, Allâh-u Azze ve Celle ona tecellî buyurunca, o nur ter attı. Böylece ondan yüzyirmidörtbin nur damlası damladı, Allâh her bir damladan ya bir nebînin ya da bir rasûlün ruhunu yarattı. Sonra peygamberlerin ruhları nefes aldı, Allâh onların nefeslerinden kıyamete kadar gelecek velîleri, şehitleri, saîd- leri ve itaatkârları var etti.Demek ki, Arş ile Kürsî benim nurum- dandır, (meleklerin efendileri olan) Kerûbiyyûn benim nurumdandır, rûhânîler ve melekler be- nim nurumdandır, cennet ve içindeki nimetler benim nurumdandır, yedi kat göklerin me- lekleri benim nurumdandır, güneş, ay ve yıldız- lar benim nurumdandır, akıl ve tevfik benim nurumdandır, rasûllerin ve nebîlerin ervâhı be- nim nurumdandır, şehitler, saîdler ve sâlihler benim nurumun mahsûlündendir.Sonra Allâh oniki bin hicap yarattı ve benim nurum olan dördüncü parçayı her hicap- ta bin sene bekletti ki, o perdeler; ubûdiyyet (kulluk), sekînet (tecellîye mazhariyetin verdiği sakinlik), sabır, sıdk (doğruluk) ve yakîn (şüphe- siz inanç) makamlarıdır.Böylece Allâh o nuru her hicaba daldırıp bin sene bekletti, o nuru bütün perdelerden çıkarınca Allâh onu birleşik halde yeryüzüne koydu. Artık karanlık gecedeki kandil gibi, doğuyla batı arası o nurdan aydınlanıyordu.Sonra Allâh Âdem'i topraktan yaratınca, o nuru onun içerisine, alnına yerleştirdi, sonra o nur ondan Şîs'e intikal etti.Böylece o, bir temizden diğer pâke, bir pâkten diğer temize intikal ede ede, nihayet Allâh onu Abdullah ibni Abdulmuttalib'in sulbüne, ondan da annem Âmine binti Vehb'in rahmine ulaştırdı.Sonra beni dünyaya çıkardı ve gönderi- lenlerin efendisi, nebîlerin sonuncusu, âlemlere rahmet ve abdest uzuvlarının parlaklığından ta- nınan ümmetin öncüsü yaptı.İşte ey Câbir! Senin peygamberinin yara- tılışının başlangıcı böyle oldu!"(Abdürrezzâk, el- Cüz'ü'l-mefkûd mine'l-Musannef, Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve sellem)in nurunun yaratılışı bâbı, no:1, sh:51, Şeyh Doktor Îsâ ibni Abdillâh ibni Muhammed ibni Mâni' el-Himyerî tahkikiyle, ilk baskı, 1425/2005; Ahmed es-Sâvî el-Mâlikî, el-Esrârü'r-Rabbâniyye ve'l-füyûzâtü'r-Rahmâ- niyye ale's-salâvâti'd-Derdîriyye, sh:29-30)Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem) in isimler ve sıfatlarda sirâyet eden bir sır oluşu da Allâh-u Te'âlâ'nın isimlerinin ve sıfatlarının tecellîlerinin yağdığı yer olması hasebiyledir.Çünkü bir vesîle ve vâsıta olmaksızın Allâh- u Te'âlâ'nın hiçbir isminden ve sıfatından istifade edilemez.Demek ki Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dünyada ve âhirette Allâh-u Te'âlâ'nın es- mâ ve sıfâtının tecellîgâhı olması hasebiyle bütün yaratıkların zatlarına ve sıfatlarına imdâd edicidir.(Ahmed ibni Muhammed es-Sâvî, el-Esrâru'r- Rabbâniyye ve'l-Füyûzâtü'r-Rahmâniyye ale's-Salevâti'd- Derdiriyye, sh:47; Yûsuf-u Nebhânî, Efdalü's-salevât alâ Seyyidi's-sâdât, Salât no:44, sh:75-76)[meta_gallery_carousel] [myalert3]Cübbeli Ahmet Hoca Salevât-ı Şerîfe Kitabı[/myalert3][SHORT]Nûr-u Zâtî Sîğası (Salatı) adı verilen bir ibadet, Ebu’l-Hasen eş-Şâzelî (Radıyallahu Anh) tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bu ibadet, yüzbin kere salât okumaya denktir ve bir sıkıntının açılması için okunması gereken adet beşyüzdür. Bu ibadette Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkında “Allâh-u Te’âlâ’nın Zât’ının nû- ru” diye tabir edilmesi, Allâh-u Te’âlâ, Rasûlül- lâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in nurunu hiçbir mad- de vasıtası olmaksızın kudretinden yarattığı içindir. Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in varlığının anahtarı ve her mevcudun ana maddesi olduğu Câbir (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen hadîs-i şerîfte, Allâh-u Te’âlâ’nın önce Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in nurunu yarattığı açıklanmaktadır. Bu nur kudretle, Allâh-u Te’âlâ’nın dilediği yerlerde dolaşmaya başlamıştır. Bu nurun yaratılması sırasında ne Levh, ne Kalem, ne cennet, ne cehennem, ne melek, ne gök, ne yer, ne güneş, ne ay, ne cin, ne de insan yoktu. Allâh-u Teâlâ mahlûkatı yaratmak istediğinde, bu nuru dört parçaya ayırdı; birinci parçadan Kalem’i, ikincisinden Levh’i, üçüncüsünden Arş’ı yarattı. Sonra dördüncü parçayı da dört parçaya ayırdı; birinci parçadan Arş’ı taşıyan melekleri, ikincisinden Kürsî’yi, üçüncüsünden ise geri kalan melekleri yarattı. Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in nuru, Allâh-u Te’âlâ’nın yaratmış olduğu ilk şeydir ve Allâh-u Te’âlâ bu nurdan birçok şey yaratmıştır. Arş ile Kürsî, Kerûbiyyûn, rûhânîler, melekler, cennet ve içindeki nimetler, yedi kat göklerin melekleri, güneş, ay ve yıldızlar, akıl ve tevfik, rasûllerin ve nebîlerin ervâhı, şehitler, saîdler ve sâlihler, hepsi Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in nurundandır. Bu sebeple, Nûr-u Zâtî Sîğası (Salatı) okuyarak, Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkında daha fazla bilgi edinebilir ve O’nun nurunu daha yakından hissedebilirsiniz. Ancak, bu salatın okunması sadece bilgi edinmekle kalmaz, aynı zamanda ruhani bir derinliği de barındırır. Salatın okunması, Allah’ın nurunun kalbe tecellisi ile birlikte, insanın kalbinde bir aydınlanma ve huzur hissi oluşturabilir. Bu nedenle, Nûr-u Zâtî Sîğası (Salatı) okumak, kişinin manevi dünyasına da fayda sağlayabilir. Ayrıca, bu salatın okunması ile birlikte, kişinin dileklerinin ve sıkıntılarının da giderilmesi mümkündür. Bu salatın okunması, Allah’ın nurunun yaratılışındaki muazzam güzellikleri de ortaya koyar. Allah’ın nurunun, her şeyden önce yaratıldığı ve her şeyin kaynağı olduğu anlatılır. Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise, bu nurun Allah’ın emriyle doğrudan yaratıldığı ve bu nurun kendisiyle yaratıldığı her şeyi de içerdiği anlatılır. Salatın devamında, Allah’ın bu nuru dört parçaya ayırdığı ve her parçayla farklı varlıkları yarattığı anlatılır. Bu varlıklar arasında Kalem, Levh, Arş, melekler, gökler, yerler, cennet, cehennem, müminlerin gözlerinin nuru, kalplerinin nuru, ünsiyetlerinin nuru gibi pek çok şey yer alır. Salatın okunmasıyla birlikte, bu anlatılanları hayal etmek ve Allah’ın yaratılışındaki büyük güzellikleri gözler önüne sermek mümkündür. Ayrıca, salatın okunması sırasında, Allah’ın kudret ve gücünün her şeyi yaratabileceği gerçeği de hatırlatılır. Nûr-u Zâtî Sîğası (Salatı), sadece bir dua ya da ibadet olarak görülemez. Aynı zamanda, bu salatın okunması, kişinin Allah’ın varlığına ve gücüne olan imanını güçlendirir. Bu salatın okunması, insanın Allah’a daha yakın hissetmesine yardımcı olur ve O’na olan bağlılığı arttırır. Bir diğer önemli husus da, Nur-u Zatî Sîğası’nın sadece sıkıntıların açılması için değil, aynı zamanda manevi açıdan da insanın kendisini geliştirmesi için önemli bir araç olduğudur. Bu salatın okunmasıyla birlikte, insanın imanı güçlenir, kalbi Allah’a daha çok yaklaşır ve kendini daha iyi hisseder. Nur-u Zatî Sîğası, sadece bir salat değil aynı zamanda bir dua ve zikirler bütünüdür. Bu nedenle, salatın okunması esnasında sadece sözlerin tekrarlanması yeterli değildir. Aynı zamanda, insanın kalbi ve ruhu da bu sürece dahil edilmelidir. Bu nedenle, salat okunurken, insanın kalbi Allah’a yönelmeli, zikirlerin etkisiyle ruhu arınmalı ve manevi açıdan kendini güçlendirmelidir. Nur-u Zatî Sîğası, birçok kişi tarafından okunması halinde çok büyük bir etki yaratır. Bu salatın okunmasıyla birlikte, kişinin iç huzuru artar, stres ve kaygılar azalır, kendine olan güveni artar ve manevi açıdan daha güçlü hale gelir. Ayrıca, salatın okunması insanın dualarının daha çabuk kabul edilmesine de yardımcı olur. Sonuç olarak, Nur-u Zatî Sîğası, İslam dininde önemli bir yere sahip olan bir salattır. Bu salat, insanların sıkıntılarının açılmasına yardımcı olmanın yanı sıra, manevi açıdan kendini geliştirmek isteyenler için de önemli bir araçtır. Salatın okunması esnasında, sadece sözlerin tekrarlanması yeterli değildir. Aynı zamanda, insanın kalbi ve ruhu da bu sürece dahil edilmelidir. Nur-u Zatî Sîğası’nın okunması, insanın iç huzurunu arttırır, stres ve kaygıları azaltır, kendine olan güveni arttırır ve manevi açıdan daha güçlü hale gelmesine yardımcı olur. Bu nedenle, her Müslüman’ın Nur-u Zatî Sîğası’nı okuması ve bu salatın gücünden yararlanması tavsiye edilir. Nûr-u Zâtî Sîğası, insanların kalplerine ve ruhlarına yönelik derin bir etki bırakan manevi bir uygulamadır. Bu salâtın okunması, Allah’ın nurunun insanlara doğrudan ulaşması için bir vesile olmaktadır. Salâtın sadece kelimelerin tekrarından ibaret olmadığı, içerdiği anlamların ve mesajların da önemli olduğu unutulmamalıdır. Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkında yapılan bu özel dua, Allah’ın nurunun doğrudan tecellisi ile gerçekleşir. İnsanların bu salâtı okumaları, Allah’ın nurunun kalplerine dolması ve ruhlarının aydınlanması için bir fırsat sunar. Bu sayede, insanlar daha güçlü bir bağlantı kurarak Allah’a daha yakın hissederler. Nûr-u Zâtî Sîğası, Allah’ın nurunun insanlar üzerindeki etkilerine ilişkin birçok bilgi içermektedir. Özellikle, Allah’ın nurunun her şeyin ötesinde olduğu vurgulanır ve bu nurun hiçbir şeyin aracılığı olmadan Allah’ın kendisi tarafından yaratıldığı belirtilir. Ayrıca, Allah’ın nurunun yaratılış süreci detaylı bir şekilde anlatılır ve bu nurun Allah’ın gücüyle yaratıldığı vurgulanır. Bu salâtın okunması, sıkıntıların açılması için de bir vesile olabilir. Nûr-u Zâtî Sîğası’nın, belirli bir adetle okunması gerektiği belirtilmiştir. Böylece, bu salâtın doğru bir şekilde okunması, Allah’ın yardımını ve desteğini elde etmek için bir araç olarak kullanılabilir. Nûr-u Zâtî Sîğası’nın okunması, insanların manevi hayatlarında birçok fayda sağlar. Bu salâtın düzenli olarak okunması, insanların ruhlarının temizlenmesine ve aydınlanmasına yardımcı olur. Ayrıca, bu salâtın okunması, insanların Allah’a yakınlaşmasını ve ona daha fazla bağlanmasını sağlar. Bununla birlikte, Nûr-u Zâtî Sîğası’nın sadece bir uygulama olduğu ve insanların manevi hayatlarına etki etmesi için düzenli olarak yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Bu salâtın okunması, insanların manevi hayatlarını zenginleştirmeye ve Allah’a daha yakın hissetmelerine yardımcı olur. Sonuç olarak, Nûr-u Zâtî Sîğası, insanların manevi hayatlarına önemli katkılar sağlayan bir uygulamadır. Nur-u Zâtî Sîğası’nın okunması, Allah’ın rızasına ermek ve peygamber sevgisine ulaşmak için önemli bir adımdır. Okuyan kimse, kalbindeki imanı ve teslimiyeti daha da güçlendirir. Ayrıca, bu salavatı okumak, insanın iç dünyasını temizler, manevi hayatını güçlendirir ve Allah’ın rızasını kazanmasına yardımcı olur. Nur-u Zâtî Sîğası, insanların zor zamanlarında da başvurabilecekleri önemli bir duadır. Zira, Allah’ın izniyle okuyan kimse, her türlü sıkıntıdan ve musibetten kurtulur. Ayrıca, bu salavatın okunması, kişinin dünya ve ahirette mutluluğunu arttırır ve her türlü hayır ve berekete vesile olur. Sonuç olarak, Nur-u Zâtî Sîğası’nın okunması, kişinin manevi hayatını güçlendirir, Allah’ın rızasını kazanmasına yardımcı olur ve peygamber sevgisine ulaşmasını sağlar. Bu salavat, kişinin iç dünyasını temizler, kalbindeki imanı güçlendirir ve zor zamanlarda da başvurulabilecek önemli bir duadır. Tüm müminlerin, bu salavatı düzenli bir şekilde okumaları, hayatlarına anlam ve değer katması açısından büyük önem taşımaktadır.[/SHORT]
Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp
Picture of İbadet Rehberi
İbadet Rehberi

İlim, Amel ve İhlas; Yaratılış Gayemizi Anlamak ve Anlatmak İçin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni ve güncel içerikleri takip etmek için Telegram kanalımıza takılabilirsiniz.
İsmailağa ve Lalegül Dergileri
Cübbeli Ahmet Hoca Sohbetleri
Cübbeli Ahmet Hocanın Kitapları
Sosyal Medya Tasarımları
Telegram Icon Telegram Kanalımıza Katıl