Dertleri ve Sıkıntıları Açacak Özel Dua

Duanın Okunuşu

Allâhümme innî abdüke vebnü abdike vebnü emetike nâsıyetî biyedike mâdın fiyye hukmüke adlun fiyye qadâüke, es-elüke bi küllismin hüve leke semmeyte bihî nefseke ev allemtehû ehaden min halqike ev enzeltehû fî kitâbike eviste’serte bihî fî ilmil ğaybi indeke en tec-alel qur-âne rabîa qalbî ve nûra sadrî ve cilâe huznî ve zehâbe hemmî.

Duanın Anlamı

‘Ey Allâh! Gerçekten ben Senin kulunum, kulunun oğluyum, câriyen (kadın kulun olan annem) in oğluyum, perçemim Senin (kudret) elindedir, hükmün bende geçerlidir, benim hakkımdaki kararın adâletin ta kendisidir. Sana ait olan, Zâtına kendisiyle isim verdiğin yahut yarattıklarından birine öğrettiğin veya kitabında indirdiğin ya da Kendi katındaki ğayb ilminde (saklayıp) onu Zâtına has kıldığın her bir isim hürmetine Senden dilerim ki; Kur’ân’ı kalbimin baharı, gönlümün nûru, üzüntümün cilâsı ve derdimi giderici yapasın
Bilgi İçeriği

Allâh-u Teâlâ'nın İsimleri Kur'ân-ı Kerîm'de ve Hadîs-i Şerîflerde Geçenlerle Sınırlı Değildir Sonra şu bilinsin ki; Allâh-u Teʻâlâ'nın isimleri Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadîs-i şerîflerde vârid olanlarla da sınırlı değildir. Nitekim Allâh-u Teʻâlâ'nın Tevrât'ta bin tâne ism-i şerîf indirdiği rivayet olunmuştur. Rasûlüllâh in dualarından birinde de buna işaret olunmuştur. Nitekim Abdullah ibni Mes'ûd (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh: عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَا أَصَابَ أَحَدًا قَطُّ هَمْ وَلَا حَزَنٌ فَقَالَ : اَللَّهُمَّ إِنِّي عَبْدُكَ وَابْنُ عَبْدِكَ وَابْنُ أَمَتِكَ نَاصِيَتِي بِيَدِكَ مَاضٍ فِيَّ حُكْمُكَ عَدْلٌ فِي قَضَاؤُكَ أَسْأَلُكَ بِكُلِّ اسْمٍ هُوَ لَكَ سَمَّيْتَ بِهِ نَفْسَكَ أَوْ عَلَّمْتَهُ أَحَدًا مِنْ خَلْقِكَ أَوْ أَنْزَلْتَهُ فِي كِتَابِكَ أَوِ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي عِلْمٍ الْغَيْبِ عِنْدَكَ أَنْ تَجْعَلَ الْقُرْآنَ رَبِيعَ قَلْبِي وَنُورَ صَدْرِي وَجِلَاءَ حُزْنِي وَذَهَابَ هَمِّي، إِلَّا أَذْهَبَ اللَّهُ هَمَّهُ وَحُزْنَهُ وَأَبْدَلَهُ مَكَانَهُ فَرَجًا»، قَالَ: «فَقِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ! أَلَا نَتَعَلَّمُهَا؟» فَقَالَ: بَلَى يَنْبَغِي لِمَنْ سَمِعَهَا أَنْ يَتَعَلَّمَهَا .» "Bir kula bir sıkıntı veya bir üzüntü isabet eder de o: «اللَّهُمَّ إِنِّي عَبْدُكَ وَابْنُ عَبْدِكَ وَابْنُ أَمَتِكَ نَاصِيَتِي بِيَدِكَ مَاضٍ فِيَّ حُكْمُكَ عَدْلٌ فِيَّ قَضَاؤُكَ أَسْأَلُكَ بِكُلِّ اسْمٍ هُوَ لَكَ سَمَّيْتَ بِهِ نَفْسَكَ أَوْ عَلَّمْتَهُ أَحَدًا مِنْ خَلْقِكَ أَوْ أَنْزَلْتَهُفِي كِتَابِكَ أَوِ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ أَنْ تَجْعَلَ الْقُرْآنَ رَبِيعَ قَلْبِي وَنُورَ صَدْرِي وَجِلَاءَ حُزْنِي وَذَهَابَ هَمِّي.» 'Ey Allâh! Gerçekten ben Senin kulunum, kulunun oğluyum, câriyen (kadın kulun olan annem) in oğluyum, perçemim Senin (kudret) elindedir, hükmün bende geçerlidir, benim hakkımdaki kararın adâletin ta kendisidir. Sana ait olan, Zâtına kendisiyle isim verdiğin yahut yarattıklarından birine öğrettiğin veya kitabında indirdiğin ya da Kendi katındaki ğayb ilminde (saklayıp) onu Zâtına has kıldığın her bir isim hürmetine Senden dilerim ki; Kur'ân'ı kalbimin baharı, gönlümün nûru, üzüntümün cilâsı ve derdimi giderici yapasın' derse, mutlaka Allâh onun sıkıntısını ve üzüntüsünü giderir ve onun yerine kendisine ferahlık verir" buyurdu. O zaman: "Yâ Rasûlellâh! Biz bunu öğrensek mi?" denilince: "Evet! Bunu duyanın mutlaka bunu öğrenmesi gerekir" buyurdu. (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:3712, 6/246-247; Beyhakî, el-Esmâ, no:7; İbnü Kesir, et-Tefsîr:6/463-464; Süyûtî, ed-Dürru'l-mensûr, 6/687-688; İsmail Hakkî el-Bursevî, Rūhu'l-beyân, 3/283-284) 
Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp
Picture of İbadet Rehberi
İbadet Rehberi

İlim, Amel ve İhlas; Yaratılış Gayemizi Anlamak ve Anlatmak İçin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni ve güncel içerikleri takip etmek için Telegram kanalımıza takılabilirsiniz.
İsmailağa ve Lalegül Dergileri
Cübbeli Ahmet Hoca Sohbetleri
Cübbeli Ahmet Hocanın Kitapları
Sosyal Medya Tasarımları
Telegram Icon Telegram Kanalımıza Katıl