Aşure/Aşura Günü İmkan Nispetince Yapılacak 25 Hayırlı Haslet

 

Yapılması Güzel Olan 25 Haslet Şunlardır

 

  1. 1İstiğfarda bulunmak.
  2. 2Farz namazlar dışında Nafile namazlar kılmak.
  3. 3Oruç tutmak.
  4. 4Sıla-i Rahim yapmak.
  5. 5Sadaka vermek.
  6. 6Gusül (boy abdesti) Abdesti almak.
  7. 7Sürme çekmek.
  8. 8Bir âlimi ziyaret etmek.
  9. 9Bir hastayı ziyaret etmek.
  10. 10Yetimleri sevmek ve gözetmek.
  11. 11Çoluk çocuğa (ailesine) bolluk yapmak (evine alışveriş yapmak).
  12. 12Bir kişiye su içirmek.
  13. 13Tırnak kesmek.
  14. 14Bir Mü’mine iftar ettirmek.
  15. 151.000 kere İhlas Suresi okumak.
  16. 16En az 10 Müslüman’a selam vermek.
  17. 17Yolunu kaybetmişe yol göstermek veya tarif etmek.
  18. 18Sinirine hâkim olmak.
  19. 19Yolda Müslümanlara zarar veren birşey varsa kaldırmak.
  20. 20Dargınları barıştırmak.
  21. 21Müslüman cenazesine katılmak.
  22. 22Müslümanlarla güler yüzlü olarak musafaha (tokalaşma/sarılma) yapmak.
  23. 231 sene boyunca hasta olmamak için yapılacak amel (Sayfa 92’de tarifi var oradan bakınız).
  24. 24Aşura günü 100 kere Ayetel Kürsi ve 100 kere İhlas Suresi okuduktan sonra vefat etmiş anne babasına bağışlar ve duacı olursa onların azabını (müşrik bile olsalar) hafiflemesine vesile olmak.
  25. 25Aşura çorbası pişirmek.

Bilgi İçeriği

ÂŞÜRA GÜNÜ, İMKÂN DÂHİLİNDE ŞU YİRMİ BEŞ HASLET İŞLENİR 20 Eylül Perşembe 2018 1) Tevbe istiğfarda bulunmak. Nitekim Ali (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur. عَنْ عَلِيِّ رَضِيَ اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «فِيهِ يَوْمَ تَابَ فِيهِ عَلَى قَوْمٍ، وَيَتُوبُ فِيهِ عَلَى قَوْمٍ أَخَرِينَ.» "O (Muharrem ayında öyle bir gün vardır ki Allâh-u Teâlâ o (Âşūra) gün(ün)de (Adem (Aleyhisselâm)ın tevbesini kabûl ettiği gibi Yûnus ve Mûsa (Aleyhimesselâmın ümme- ti gibi) bir kavmin tevbesini (de) kabûl etmiştir ve yine o (Aşürā) gün(ün)de (Üm- met-i Muhammed'den o günün kıymetini bilip amellerini ifa eden) başka toplulukların da tevbesini kabûl ede(cekti)r." (et-Tirmizi, es-Sünen, es-Savm:40, rakam: 741, 3/117; Ahmed ibnü Hanbel, el-Müsned, rakam: 1335, 2/448) Bununla âmil olmak için en azından 25 veya 27 kere şu istiğfârı okumakta çok fay- da vardır. Nitekim Şeyh Ali ibni Ebî Bekr es-Sekkāf (Rahimehulloh) "Me'aricü'l-hidaye" isimli eserinde şöyle demiştir: "Meşhur olan istiğfâr çeşitlerinden biri de, Rasûlülläh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)den rivayet edilen: رُوِيَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: «مَنْ قَالَ: أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الرَّحْمَنَ الرَّحِيمَ الْحَيَّ الْقَيُّومَ الَّذِي لا يَمُوتُ وَأتُوبُ إِلَيْهِ رَبِّ اغْفِرْ لِي، خَمْسًا وَعِشْرِينَ مَرَّةً، وَفِي رِوَايَةٍ سَبْعًا وَعِشْرِينَ مَرَّةً بَعْدَ الصُّبْحِ وَبَعْدَ الْعَصْرِ لَمْ يَرَ فِي نَفْسِهِ وَلَا فِي أَهْلِهِ وَلَا فِي دَارِهِ وَلَا فِي الْبَلَدِ الَّذِي هُوَ فِيهِ مَا يَكْرَهُ.» "Her kim sabahtan ve ikindiden sonra yirmi beş kere, diğer bir rivayette yirmi yedi kere: أَسْتَغْفِرُ اللهَ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الرَّحْمَنَ الرَّحِيمَ الْحَيَّ الْقَيُّومَ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَأتُوبُ إِلَيْهِ رَبِّ اغْفِرْ لِي.» 'Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan, O Rahman ve Rahîm, O Hayy-u Kayyûm olan, O hiç ölmeyecek Allah'tan mağfiret talep ediyorum ve O'na tevbe ediyorum. Ey Rabbim! Beni affet.' derse, ne canında, ne ailesinde, ne evinde, ne de bulunduğu şehirde istemediği bir şey görmez." (Habib Zeyn, en-Nücümü'z-zähira, sh: 144; Seyyid Muhammed "Alevi el-Maliki, Ebvübü'l-ferac, sh:221; Muhhu'l-'ibåde sh: 724; eş-Şerci, el-Fevaid, 'Ali ibnü Hasen el-"Attős, el-Kartás, 2/248) hadis-i şerîfinde geçen istiğfardır. O halde sabah-akşam bu istiğfâra devam etmek lazımdır. Meşâyıhtan bir cemaat, ara- larında bu istiğfârı vasiyetleşirler ve bunda gördükleri büyük fayda, üstün bereket ve kıymetli muhafazadan dolayı bunu talebelerine, çocuklarına ve arkadaşlarına tavsiye ederlerdi.İmâm-ı Rabbani Hazretleri'nin yüce mahdûmu İmâm-ı Ma'sûm (Kuddise Sirruhüma) da kendisine ait "Mektůbât"ta bu istiğfârın teheccüdden sonra 25 kere yapılmasını tavsiye etmiştir. Bu fakir kardeşiniz üstâdımız Hacı Mahmud Efendi Hazretleri'nin teheccüd- den sonra bu istiğfarlara devam ettiğini müşähede etmişimdir. Allâh-u Teʻâlâ bizlere de bu amellere devam edebilmemiz için yardım eylesin. Âmîn! 2) (Farz namazlar dışında nâfile) namaz (kılmak). (O gün kılınacak bazı namazların târifleri geride zikredildi.) 3) Oruç tutmak. (Bu husustaki faziletler geride zikredildi.) 4) Sıla-i rahim (akrabâyı arayıp sormak). Bu hususta Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: رُوِيَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: «مَنْ كَانَ قَاطِعًا لِلرَّحِمِ فَوَصَلَهُ يَوْمَ عَاشُورَاءَ جَعَلَ اللهُ تَعَالَى لَهُ نَصِيبًا فِي ثَوَابِ يَحْيَى بْنِ زَكَرِيَّا وَعِيسَى عَلَيْهِمُ السَّلَامُ، وَكَانَ مَعَهُمَا فِي الْجَنَّةِ كَهَاتَيْنِ وَشَبَّكَ بَيْنَ السَّبَّابَةِ وَالْوُسْطَى. "Her kim akrabâsıyla ilişkini kesmiş (bir durumda) olur da, Âşûrâ günü o akrâba- lık ilişkisini yeniden kur(mak için o kişiyi arayıp sor)arsa, Allâh-u Teʻâlâ onun için Zekeriyyâ oğlu Yahya ve Îsâ (Aleyhimesselām)ın sevabından nasib ayırır ve bu kişi o pey- gamberle cennette şu ikisi gibi (birbirlerine yakın) olurlar." Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) bu hadis-i şerîfin sonunda baş parmağı ile orta parma- ğını birbirine birleştirmiş (ve Âşürâ gününde ilişkisini kestiği akrabasıyla barışan kişinin cennette zikri geçen peygamberlerle o kadar yakın olacağını ifade etmiş)tir. (Seyyid 'Ali Zade, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:217) 5) Sadaka vermek. Kütüb-ü semâviyyede şöyle yazıldığı rivâyet olunmuştur: مَنْ تَصَدَّقَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ فَكَأَنَّمَا لَمْ يَتْرُكُ سَائِلًا إِلَّا أَعْطَاهُ، مَنْ أَكْرَمَ فِيهِ مِسْكِينًا أَكْرَمَهُ اللَّهُ يَوْمَ يُوضَعُ فِي قَبْرِهِ.» "Her kim Âşûrâ gününde sadaka verirse, sanki (sadaka) isteyen hiç kimseyi (geride) bırakmamış da hepsine sadaka vermiş gibidir. Her kim o günde bir fakire ikram ederse, Allâh-u Teʻâlâ da kabre koyulduğu günde ona yardım eder." (es-Safüri, Nüzhetü'l-mecûlis, 1/157) Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellemjin bu konuda şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: رُوِيَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: «مَنْ تَصَدَّقَ فِي يَوْمٍ عَاشُورَاءَ بِقَدْرِ مِثْقَالِ ذَرَّةٍ أَعْطَاهُ اللَّهُ تَعَالَى مِنَ الثَّوَابِ مِثْلَ جَبَل أُحْدٍ وَكَانَ فِي مِيزَانِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ.» "Her kim Âşûrâ gününde zerre miktarınca sadaka verirse, Allâh-u Teâlâ ona Uhud Dağı miktarınca sevap verir ve bu sevap kıyamet gününde o kişinin mîzânın- da bulunur." (Seyyid Ali Zade, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:217)Selef-i sâlihinden bâzıları şöyle demiştir: رُوِيَ عَنْ بَعْضِ السَّلَفِ أَنَّهُ قَالَ: «مَنْ تَصَدَّقَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ أَدْرَكَ مَا فَاتَهُ مِنْ صَدَقَةِ السَّنَةِ.» "Her kim Âşürā gününde sadaka verirse, bütün sene boyunca (vermeyip de sevabını) kaçırmış olduğu sadakaları vermiş gibi olur." ('Abdülkadir el-Geyläni, el-Gunye, 2/89) Âşûrâ günü sadaka vermeyen bir âlimin mahrûmiyeti hakkında şöyle bir kıssa zikredil- mektedir; bir Aşûrā günü fakirin biri Reyy (şimdiki Tahran) kadısına gelerek: "Bugünün hakkına Allah için bana bir şey ver." demiş fakat kadı efendi onun tarafına bakmamış, bu durumu gören bu Nasrânî (Hıristiyan) o fakire istediğini vererek onu memnun etmiş. O gece kadı efendi rüyasında bir altından, bir de kırmızı yâkuttan olmak üzere iki saray görmüş ve onların kime ait olduklarını sormuş, kendisine: "Aşûrâ günü o fakirin ihtiya- cını görseydin, bunlar senin olacaktı fakat sen hayra mâni olunca bu köşkler falan Hıris- tiyana nasib oldu." denilmiş. Bu rüya üzerine dehşet içerisinde uyanan kadı efendi tanıdığı o Hıristiyana giderek ona: "Dün fakire yaptığın iyiliğin sevabını yüz bin akçe karşılığında bana sat." demiş ama o Nasrânî: "Sen o iki köşkün eskilerine karşılık yüz bin akçe verecek olsan da, bunu sana vermem." dedikten sonra kelime-i şehadet getirerek kendisine Âşürâ günü sadaka vermesi vesilesiyle îmân nasîb olduğunu ve Müslüman olduktan sonra bu köşklere näil kılındığını beyân etmiş. Yine nakledildiği üzere Mısır'da bir elbiseden başka hiçbir şeyi olmayan bir adam var- mış. Âşûrâ günü sabah namazında Amr ibni'l-As Camisi'ndeymiş. Kadınların duâ için o câmiye girmesine ancak Aşûrā günü müsaade edilirmiş. Bir kadın bu zâta: "Allâh için bana bir şey ver de çocuklarıma bakabilmek için ondan faydalanayım." demiş. O zat da üzerindeki elbiseden başka bir şey bulunmadığı için o fakir kadını evinin ka- pısına kadar peşi sıra getirmiş, eve girdiğinde bir peştemale sarılarak üzerindeki elbiseyi kapının aralığından o fakir kadına vermis, kadın da ona: "Allâh sana cennet hullelerin- den giydirsin." diye duâ etmiş. O zat o gece rüyasında yanında çok hoş kokulu elma bulunan pek güzel bir hûri kızı gormüş, elindeki elmayı böldüğünde içinde bir cennet elbisesi bulmus, o hûriye kim ol- duğunu sorunca o: "Ben senin cennetteki Aşûrâ adındaki zevcenim." demiş. Bu zat rüyanın etkisiyle uyandığında hânesinin cok hoş bir kokuyla kaplandığını far- ketmiş ve hemen abdest alarak iki rekât namaz kıldıktan sonra: "Ey Allâh! Eğer bu rüya hak olup benim cennette böyle bir eşim varsa, beni hemen huzûruna al." diye duâ etmiş. Allah-u Teâlâ da duâsını kabül etmiş ve bu zat o anda rūhunu teslim etmiş. (es Safūrī, Nüzhetü'l-mecālis, 1/158; el-Yafi'i, Ravzu'r-rayāhin, rakam: 327, sh:263; Fazlulláh el-Kisäî, et-Tuhfetü'l-Mekkiyye, rakam:134, sh:177) 6) Gusül (boy abdesti) almak. Bununla alakalı olarak İbni Abbâs (Radıyallahu Anhümü)dan rivayet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنِ اغْتَسَلَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ لَمْ يَمْرَضُ مَرَضًا إِلَّا مَرَضَ الْمَوْتِ.» "Her kim Âşûrâ gününde gusül abdesti alırsa, ölüm hastalığından başka bir has- talık görmez." ('Abdülködir el-Geylani, el-Gunye, 2/88) Eserlerde Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellemjin şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: رُوِيَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: «مَنِ اغْتَسَلَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ صَارَ عِنْدَ اللَّهِ ظَاهِرًا منَ الذُّنُوبِ كَيَوْمِ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ.» "Her kim Âşürâ gününde gusül abdesti alırsa, Allâh-u Teʻâla'nın katında anne- sinin onu doğurduğu günkü gibi günahlardan arınmış olur." (Seyyid Ali Zade, Şerhu Şir'a- ti'l-İslâm, sh:218) Ayrıca bir haberde şöyle värid olmuştur: جَاءَ فِي الْخَيْرِ: مَنِ اغْتَسَلَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ مَرَّتَيْنِ لَمْ تَرْمَدْ عَيْنَاهُ أَبَدًا.» "Her kim Âşürā gününde iki kere gusül abdesti alırsa, ebediyyen gözleri hastalanmaz." (Seyyid 'All Zåde, Şerhu Şir'ati'l-Islam, sh:218) 7) Sürme çekmek. Bugünde sürme çekmenin faydası hakkında İbni Abbas (Rodıyallahu Anhümā)dan rivâyet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنِ اكْتَحَلَ بِالْإِثْمِدِ يَوْمَ عَاشُورَاءَ لَمْ يَرْمَدُ أَبَدًا.» "Her kim Âşûrâ gününde ismid (sürme taşı) ile (gözlerine) sürme çekerse, asla göz hastalığı çekmez." (el-Beyhaki, Şu'abü'l-îmôn, rakam: 3797, 3/367; Ebû 'Abdillah Muhammed el-Hubeyşi, el-Be- rake fi fazli's-sa'yi ve'l-harake, rakam: 1670, sh:415) İmam-ı Safûrî (Rahimehullah)ın beyanı vechile; Nûh (Aleyhisselâm) gemisine binenler aylarca gemide kalıp Âşûra günü Cûdî Dağı'na indiklerinde suyun rutûbetinden dolayı gözleri kamaşmış, bu nedenle Allâh-u Teâlâ Nûh (Aleyhisselâmja o gün gözüne sürme çekmesini vahyetmiştir. (es-Safüri, Nüzhetü'l-mecălis, 1/157) "Kuhistânî Şerhi"nde beyân edildiği üzere Âşûrā günü göze sürme çekmenin sahih bir aslı vardır. (İsmail Hakki el-Bursevi, Rühu'l-beyan, 4/88) 8) Bir âlimi ziyaret etmek. Bu konuda Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: رُوِيَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: «مَنْ أَتَى إِلَى مَجْلِسِ عَالِمٍ أَوْ إِلَى بُقْعَةٍ يَذْكُرُونَ الله تَعَالَى وَجَلَسَ مَعَهُمْ سَاعَةً فِي يَوْمٍ عَاشُورَاءَ، كَانَ حَقًّا عَلَى اللَّهِ تَعَالَى أَنْ يُدْخِلَهُ الْجَنَّةَ.» 89 LALEGÜL"Her kim Âşûrâ gününde bir âlimin meclisine ya da Allâh-u Teâlâ'yı zikreden- lerin bulunduğu bir yere gider de onlarla bir an beraber oturursa, o kişiyi cennete koymak Allah-u Teʻâlâ üzerine bir hak olur." (Seyyid 'Ali Zade, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:217) 9) Bir hastayı ziyaret etmek. Bu hususta İbni Abbas (Radıyallahu Anhüma dan rivayet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlül- lâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ عَادَ مَرِيضًا يَوْمَ عَاشُورَاءَ فَكَأَنَّمَا عَادَ وَلَدَ آدَمَ.» "Her kim Âşûrâ gününde bir hastayı ziyaret ederse, sanki bütün Ådemoğlunu ziyaret etmiş gibidir." ('Abdülkadir el-Geylani, el-Gunye, 2/88) 10) Yetim başı sıvazlamak. Tevrat-ı Şerif'te buyrulmuştur ki: مكتوب في التَّوْرَاةِ: وَمَنْ مَسَحَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ عَلَى رَأْسِ يَتِيمِ أَعْطَاهُ اللهُ بِكُلِّ شَعْرَةٍ شَجَرَةً فِي الْجَنَّةِ عَلَيْهِ مِنَ الْحُلِيِّ وَالْحُلَلِ مَا لَا يَعْلَمُهُ إِلَّا اللَّهُ تَعَالَى.» "Her kim Âşûrâ günü bir yetimin başını sıvazlarsa Allâh-u Teʻâlâ ona (yetimin başın- daki) her tüyün karşılığında cennette bir ağaç verir. O ağacın üzerindeki takılar ve zînet- ler ancak Allah-u Teʻâlâ bilebilir." (es-Safürî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/157) İbni Abbas (Radıyallahu Anhümā)dan rivâyet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: عن ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى الله تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ مَسَحَ بِيَدِهِ عَلَى رَأْسِ يَتِيمِ يَوْمَ عَاشُورَاءَ رَفَعَ اللهُ تَعَالَى لَهُ بِكُلِّ شَعْرَةٍ دَرَجَةً فِي الْجَنَّةِ.» "Her kim Aşûrâ gününde eliyle bir yetimin başını okşarsa, Allâh-u Teʻâlâ bu yap- tığı iş vesilesiyle (o yetimin başındaki) her bir saç tânesine karşılık, o kişiye cennette bir derece verir." ("Abdülkadir el-Geylani, el-Gunye, 2/87; Seyyid Ali Zade, Şerhu Şir'ati'l-Islam, sh:218) 11) Çoluk çocuğa bolluk yapmak. İbni Mes'ûd (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu Aley- hi ve sellem) şöyle buyurmuştur: عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ وَسَّعَ عَلَى عِيَالِهِ يَوْمَ عَاشُورَاءَ لَمْ يَزَلْ فِي سَعَةٍ سَائِرَ سَنَتِهِ .» "Her kim Âşûrâ gününde âilesine genişlik yapar (da ikramlarda bulunur)sa, senenin geri kalanında da hep (rızık bakımından) genişlik içerisinde olur." (et-Taberäni, el-Mu'ce- mü'l-kebir, rakam:10007, 10/77; el-Beyhaki, Şu'abü'l-îmân, rakam:3792, 3/365; Ebû Abdillah Muhammed el-Hubeyşi, el-Berake fi fazli's-sa'yi ve'l-harake, rakam: 1677, sh:415)Ebû Hureyre (Rodryallahu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أُقْتُرِضَ عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ صَوْمُ يَوْمٍ فِي السَّنَةِ وَهُوَ يَوْمُ عَاشُورَاءَ الْعَاشِرُ مِنَ الْمُحَرَّمِ، فَصُومُوهُ وَوَسْعُوا فِيهِ عَلَى عيالِكُمْ، وَمَنْ وَسْعَ عَلَى عِبَالِهِ مِنْ مَالِهِ فِي يَوْمٍ عَاشُورَاءَ وَسْعَ اللَّهُ عَلَيْهِ سَائِرَ سَتَتِهِ . "Benîisrâîl'e senede bir gün oruç tutmak farz kılındı, o da Muharrem'in onuncu günü olan Âşûrâ günüdür. Öyleyse siz de o günde oruç tutun ve o günde ailenize ge- nişlik (bolluk) yapın. Her kim malından (vererek) ailesine o günde genişlik yaparsa, Allâh-u Teʻâlâ da senenin diğer günlerinde ona genişlik yapar." ('Abdülkadir el-Geylani, el-Gunye, 2/89) Süfyân ibni Uyeyne (Radryallahu Anh) demiştir ki: "Biz bunu elli senedir denedik, bolluk- tan başka bir şey görmedik." ("Abdülkadir el-Geylani, el-Gunye, 2/89; Ebû 'Abdillah Muhammed el-Hubeyşi, el-Berake fi fazli's-sa'yi ve'l-harake, rakam: 1678, sh:415) 12) Bir kişiye su içirmek. İbni Abbas (Radıyallahu Anhümâ dan rivâyet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ سَقَى شَرْبَةً مِنْ مَاءٍ يَوْمَ عَاشُورَاءَ فَكَأَنَّمَا لَمْ يَعْصِ اللَّهَ طَرْفَةَ عَيْنٍ.» "Her kim Âşûrâ gününde (bir Müslüman'a) bir yudum su içirirse, sanki o kişi göz açıp kapayıncaya kadar bile Allâh-u Teâlâ'ya isyan etmemiş sayılır." ('Abdülkadir el-Geylani, el-Gunye, 2/88) 13) Tırnak kesmek. 14) Bir mümini iftar ettirmek. İbni Abbas (Radıyallahu Anhümâ dan rivayet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ فَطَّرَ مُؤْمِنًا لَيْلَةَ عَاشُورَاءَ فَكَأَنَّمَا أَفْطَرَ عِنْدَهُ جَمِيعُ أُمَّةِ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَأَشْبَعَ بُطُونَهُمْ .» "Her kim Âşûrā gecesinde bir mümini iftar ettirirse, sanki onun yanında bütün Ümmet-i Muhammed iftar etmiş ve onların hepsinin karnını doyurmuş gibi (sevāba nail) olur." (Ebu'l-Leys es-Semerkandi, Tenbihu'l-ğöfilin, sh:331; Abdülkadir el-Geylani, el-Gunye, 2/87) 15) Bin kere İhlâs Süresi okumak. Bu konuda Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: رُوِيَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: «مَنْ قَرَأَ قُلْ القُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ أَلْفَ مَرَّةٍ يَوْمَ عَاشُورَاءَ نَظَرَ اللهُ إِلَيْهِ بِعَيْنِ رَحْمَتِهِ وَكُتِبَ مِنَ الصَّدِّيقِينَ.» 91"Aşûrâ günü İhlās Sûresi'ni bin kere okuyana Allah-u Teâlâ rahmet nazarı ile bakar ve o kişi sıddıklardan yazılır." (Seyyid Ali Zāde, Şerhu Şir ati'l-Islam, sh:217-218) 16) En az on Müslüman'a selâm vermek. Bu hususta Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: رُوِيَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: مَنْ سَلَّمَ عَلَى عَشَرَةٍ مِنَ الْمُسْلِمِينَ فِي يَوْمِ عَاشُورَاءَ، فَكَأَنَّمَا سَلَّمَ عَلَى جَمِيعِ الْخَلْقِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ.» "Her kim Âşûrâ gününde on Müslüman'a selâm verirse, sanki o kişi mahlūkāt içerisindeki bütün müminlere selâm vermiş gibidir." (es-Safuri, Nüzhetü'l-mecălis, 1/156) Umûmî olarak on Müslüman'a selâm vermenin müjdesi hakkında da İbni Ömer (Racdı- yallahu Anhümű)dan rivayet edilen bir hadis-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: عَنِ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ سَلَّمَ عَلَى عَشَرَةٍ مِنَ الْمُسْلِمِينَ فَكَأَنَّمَا أَعْتَقَ رَقَبَةً، وَمَنْ مَاتَ فِي يَوْمِهِ أَوْجَبَ الْجَنَّةَ. "Her kim Müslümanlardan on kişiye selâm verirse, sanki bir köle âzâd etmiş gi- bidir ve bu kişi o günde ölürse cenneti (kendisine) vacib kılar." (ed-Deylemi, el-Firdevs bi mesûri'l-hitob, rakom:5635, 3/524) 17) Yolunu kaybetmişe yol göstermek. Kütüb-ü semāviyyede şöyle yazıldığı rivayet olunmuştur: مَنْ أَرْشَدَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ ضَالَّا مَلَأَ اللَّهُ قَلْبَهُ نُورًا.» "Her kim Âşūrā gününde yolunu kaybetmiş birine yol gösterirse, Allah-u Teʻâlâ o ki- şinin kalbini nurla doldurur." (es-Safüri, Nüzhetü'l-mecalis, 1/157) 18) Sinirine häkim olmak. Semâvî kitapların birinde şöyle yazıldığı rivâyet olunmuştur: مَنْ كَظَمَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ غَيْظًا كَتَبَهُ اللَّهُ مِنَ الرَّاضِينَ.» "Her kim Âşûrâ gününde sinirini bastırırsa, Allâh-u Teâlâ onu (Kendi kazâsına ve kaderine) râzı olan (bahtiyar)lardan yazar." (es-Safürī, Nüzhetü'l-mecalis, 1/157) 19-22) Müslümanların yolundan eziyet veren şeyleri kaldırmak, ehl-i İslâm arasını sulh etmek (dargınları barıştırmak), bir Müslüman'ın cenazesine katılmak ve Müslümanlarla güler yüzle musāfaha etmek. Bu son zikrettiğimiz dört hasleti İmâm-ı Zendûsî (Rahimehullah) "er-Ravza" isimli eserin- de nakletmiştir. (Seyyid 'Ali Zade, Şerhu Şir'ati'l-İslâm, sh:218) 23) Bir Sene Boyunca Hasta Olmamak İçin Yapılacak Bir AmelÂşûrâ günü bir miktar gül suyuna her birinin başında besmele çekilerek ve suya bakıla- rak yedi Fâtiha okunup sonra o gül suyu başa ve yüze sürülürse o kişi bir dahaki seneye kadar illet ve dert görmez. Bu husus tecrübeyle sabit olmuştur. ('Ali el-Üchûrî, Risale fi fazli 'âşûrâ, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma Bağışlar kısmı, rakam:3981, sh:53; Muhammed Ebu'l-Yüsr 'Abidîn, el-Evrâdü'd-dâime, sh:93) 24) Muhammed Hakkî Hazretleri'nin nakline göre: "Her kim Âşûrâ günü yüz kere Âyete'l-Kürsî, yüz kere de İhlas-ı Şerîf okuduktan sonra (ölmüş) anne babası için duâcı olursa, onlar müşrik dahî olsalar Allâh-u Teʻâlâ azaplarını hafifletir." (Muhammed Hakkî en-Nâ- zillî, Hazînetü'l-esrûr, sh:43) Ya bir de günahkâr mümin iseler demek ki onlardan azabı tamamen kaldırır, sâlih mü- min iseler derecelerini artırır. 25) Âşûrâ çorbası pişirmek Âşûrâ günü, Âşûrâ çorbası pişirmek ve konu komşuya ikram etmek de Nûh (Aleyhisselâm) dan kalma güzel bir sünnettir. "el-Mevridü'l-'Azb" isimli eserde nakledildiği üzere Nûh (Aleyhisselâm)ın gemisi Âşûrâ günü Cûdî Dağı'na yerleştiği zaman o yüce peygamber (Aley- hisselâm): اجْمَعُوا مَا مَعَكُمْ مِنَ الزَّادِ.» "Yanınızda olan rızıkları bir araya getirin." buyurdu. Bunun üzerine biri bir avuç arpa, bir başkası buğday, bir diğeri bakla, bir başkası da mercimek getirmiş. O zaman Nûh (Aleyhisselâm): أطْبُخُوهَا جَمِيعًا فَقَدْ هُنَيْتُمْ بِالسَّلَامَةِ.» "Bunlarn hepsini birlikte pişirin, muhakkak ki siz (kâfirleri boğan tûfandan) kur- tulma şerefine erdiniz. Gününüz mübarek olsun." demiştir ki, o gün bugün Müslü- manlar Âşûrâ gününde hubûbat pişirmeyi âdet edinmişlerdir. (es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/157)
Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp
Picture of İbadet Rehberi
İbadet Rehberi

İlim, Amel ve İhlas; Yaratılış Gayemizi Anlamak ve Anlatmak İçin.

Bir Yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni ve güncel içerikleri takip etmek için Telegram kanalımıza takılabilirsiniz.
İsmailağa ve Lalegül Dergileri
Cübbeli Ahmet Hoca Sohbetleri
Cübbeli Ahmet Hocanın Kitapları
Sosyal Medya Tasarımları
Telegram Icon Telegram Kanalımıza Katıl